Türkiye - İsviçre Ticaret Odası Derneği, Swiss -Turkish Economic Forum Dergisi Haziran 2018 Sayısı'nda yer alan röportajım
Almanya ile Türkiye arasındaki bağ her zaman çok güçlü olmuştur. Biz de “Alman kökenli Türk şirketi” olarak 162 yıllık tarihimizde her zaman Türkiye-Almanya arasında bir köprü görevi gördük, iki ülke arasındaki iş birliklerinin artırılması için çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz.
Dördüncü Sanayi Devrimi, özellikle Almanya’da Sanayi 4.0 adıyla ciddi bir hükümet programıyla desteklenmesiyle birlikte ivme kazandı. Tabii Siemens gibi önemli Alman firmaları da bu alanda hızla atılım içine girdi. Öncelikle; Almanya, Sanayi 4.0 konusunda bu programın hayata geçirilmesinden bugüne nasıl bir yol kat etti?
Endüstri 4.0 terimi, ilk olarak dünyanın en büyük endüstri fuarı Hannover Fair 2011'de kullanıldı. Ardından Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Ekim 2014'te Hamburg'da düzenlenen National IT Summit'te Almanya'nın dijital dünyanın lider ülkesi olması için dijital teknolojilerle, endüstriyel ürünleri ve lojistiği bağlamak olarak gördüğü Endüstri 4.0'ı bir şans olarak tanımladı. Aynı şekilde Almanya, Davos'ta düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu'nda da Endüstri 4.0'ı, birbirine bağımlı dünyaya ve endüstriyel üretime hızla uyum sağlamak için kullanacakları konsept olarak tanıttı. Almanya, şu anda Endüstri 4.0'a olan bağlılığını, dev şirketlerinden hızla büyüyen start-up girişimlerine kadar her alanda kanıtlıyor. Rekabetten çok iş birliği prensibiyle yarattıkları platformda kanun yapıcıları, iş dünyası temsilcilerini, akademiyi, dernek ve sendikaları bir araya getiriyor. 300’den fazla paydaş ve 150’den fazla organizasyon, aktif olarak bu girişim kapsamında birlikte görev yapıyor, çalışma gruplarında yer alıyor. 2017 yılında yayınladıkları Gelişim Raporu ile de hem konuyu yakınen takip ettiklerini göstermiş oldular hem de paylaştıkları 300’den fazla iyi uygulama örneği (Use Case) ile yayılıma destek olmaya devam ediyorlar. (https://www.plattform-i40.de/I40/Navigation/EN/ThePlatform/Results/results.html)
Endüstri 4.0 kavramının gelişmesinde büyük bir payı olan Siemens de bu alanda geliştirdiği çözümleriyle önemli farklar yaratıyor.
Siemens Almanya’daki bu süreçte nasıl bir rol üstlendi?
Şu an Endüstri 4.0 çalışmalarının global öncüleri arasında bulunan Siemens, Endüstri 4.0 yol haritasını Alman Hükümetine hazırlayan ve sunan çalışma grubunda yer alıyordu. Dolayısıyla bu konuya odaklanan ilk şirketlerden biriyiz ve 170 yıllık tarihimizde olduğu gibi bugün de içinde bulunduğumuz dönemin gelişmelerine öncülük etmeyi sürdürüyoruz. Ar-Ge ve inovasyona yönelik kapsamlı yatırımlarımızı, geleceğin teknolojilerini bugünden sunma hedefiyle gerçekleştiriyoruz. Endüstrinin yeni dönemi olarak tanımladığımız Endüstri 4.0’da da hem dünyada hem Türkiye’de teknolojinin üretimle buluşmasını sağlıyoruz.
Siemens küresel anlamda Sanayi 4.0 konusunda nasıl adımlar attı?
Almanya’da ortaya çıkan Endüstri 4.0 kavramının önemli teorisyen ve uygulayıcılarından biri olarak, sahip olduğumuz vizyon ve bilgi birikimi ile Endüstri 4.0 rehberi olmak için çalışıyoruz. Bu konudaki en büyük şansımız ise Siemens’in elektrifikasyon, otomasyon ve dijitalizasyon konusunda zaten uzun yıllardır çalışıyor olması. Dolayısıyla Endüstri 4.0 henüz bu denli popüler bir kavram değilken bile dijitalizasyon uzmanlığımızla bu alanda çözümler geliştiriyorduk. Global yatırımlar ile bünyemize katmış olduğumuz birçok yazılım şirketi ile de portföyümüzü oldukça geliştirdik.
Endüstri 4.0’da bildiğiniz üzere siber fiziksel dünyalar arasındaki iletişim, makinelere yansıyor. Bu iletişimin en belirgin uygulama alanlarından biri Akıllı Fabrikalar. Siemens olarak geliştirdiğimiz Dijital Fabrika kavramını bu akıllı fabrikalara örnek verebiliriz. Bir fabrika kurulmadan önce, tüm bileşenlerinin bilgisayar ortamına uygun yazılımlarla tasarlanarak fabrikanın çalıştırılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi olarak tanımlayabileceğimiz Dijital Fabrika sayesinde, fabrikanın kendisi ortada yokken fabrikanın nasıl çalıştığı öğreniliyor ve en iyi çalışma sisteminin kurulması için gerekli önlemler alınabiliyor. Gerçek dünyayı sanal ortama taşıdığımız “Dijital İkiz” teknolojimizle fiziksel üretimin birebir kopyasını dijital ortamda yaratıyor ve simulasyonları bu ortamda gerçekleştiriyoruz. Bu sayede hem maliyetler düşüyor hem kalite yükseliyor hem de hız kazanılıyor.
Örneğin otomotiv devi Maserati, üretim süreçlerini Siemens çözümleri ile dijitalleştirdi ve Siemens ürünleri sayesinde Ghibli aracını 16 ayda kullanıcısıyla buluşturdu.
Bir diğer başarı hikâyemiz ise Adidas. Spor eşyalarında dijital üretim yapmak üzere gerçekleşen iş birliği ile Adidas’ın SpeedFactory’si Siemens tarafından dijital dönüşümden geçirildi. SPEEDFACTORY’nin “dijital ikizi”, üretim öncesinde sürecin tamamının simüle edilmesini, test edilmesini ve optimize edilmesini sağladı. Dijitalizasyondan sonra Adidas’ın bu fabrikası kişiselleştirilebilir, hızlı ve şeffaf üretim yapacak hale getirildi.
Dijital Fabrika’nın en güçlü örneklerinden biri olan Amberg’deki fabrikamızda ise endüstriyel kontrol teknolojisine yönelik 1000 değişik ürün 1 milyonda 12 hata oranıyla hayata geçiriliyor. Otomasyon oranının yüzde 75’e ulaştığı fabrikada mühendislik hizmetleri 5 ila 10 kat daha hızlı gerçekleştiriliyor. 24 saat içinde tüm dünyadan 60.000’e yakın müşteriye ürün tedarik ediliyor. Tamamen otomatikleştirilmiş taşıma sistemi sayesinde malzemeler depodan makineye 15 dakikada ulaştırılıyor. Amberg’de fabrika alanını büyütmeden ve çalışan sayısını artırmadan, üretimde 9 yılda 9 kat artış elde ettik.
Siemens’in Almanya’daki örnek fabrikalarında dijital dönüşüm konusunda oldukça iyi bir yol almış durumdayız. Bu ilerlemelerden yola çıkarak tüm dünyadaki üretim merkezlerimizdeki dönüşümü tetikliyor ve ilerlemeyi sürekli kılıyoruz.
Türkiye’ye bunun yansımaları nasıl oldu? Siemens Türkiye’de Sanayi 4.0’ı nasıl hayata geçiriyor?
Endüstri 4.0 kavramı ortaya çıktıktan yalnızca birkaç ay sonra, Türkiye’de bu konudaki ilk basın toplantısını düzenleyerek dünyada olduğu gibi Türkiye’de de öncü bir adım attık. Sunduğumuz teknolojik çözümlerimizin yanında Türkiye’de Endüstri 4.0 vizyonunun tanınması, anlaşılması ve uygulanmasına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Örneğin Türkiye’deki ilk Türkçe kaynak olarak nitelendirilebilecek Endüstri 4.0 kitapçığı ile bu kavramın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Siemens Türkiye öncülüğünde kurulan “Endüstri 4.0 Platformu” (www.endustri40.com) ile Türkiye’nin yeni endüstri çağına geçiş sürecinde öncülük ve rehberlik ettik. Endüstri 4.0 ve Dijitalizasyon konusunda farkındalık yaratmak üzere üniversiteler ve ilgili kamu kuruluşlarıyla da ortak çalışmalarımızı aktif olarak sürdürüyoruz. Böylelikle dijitalizasyon kavramının yayılmasında ve gelişmesinde önemli bir rol üstleniyoruz.
Elbette sunduğumuz çözümler ve kendi fabrikalarımızdaki uygulamalarımızla Endüstri 4.0’a ve dijital dönüşüme rehberlik ediyoruz. Örneğin endüstriye açık, bulut tabanlı bir Nesnelerin İnterneti İşletim Sistemi olan MindSphere üzerinde uygulamalar geliştiriyoruz ve MindSphere’i Gebze’de bulunan entegre üretim tesislerimizde kullanıyoruz. Artırılmış gerçeklik ile fabrika kabul testlerini uzaktan yapmak, bakım hizmetlerini uzaktan sağlamak bulut teknolojilerini ve nesnelerin internetini kullanarak, data toplayarak analiz yaptığımız çözümlerin kendi üretim tesislerimizde de uygulanması konusunda çalışmalarımız her geçen gün hız kazanıyor.
Siemens Türkiye olarak verimlilik, kalite ve hızın artırılabilmesi için endüstriyel üretimin daha da dijitalleşmesi gerektiğine inanıyoruz. Dijitalizasyon kapsamındaki çalışmalarımızla, Türkiye’deki endüstri sektöründe daha verimli üretim, pazara çıkış süresinde kısalma ve daha fazla esneklik sağlamayı amaçlıyoruz. Yine Enerji, Sağlık, Bina Teknolojileri, Ulaşım Sistemleri alanlarında da dijital ürün ve çözümlerimizle dönüşümün öncüsü olmayı hedefliyoruz.
Siemens Türkiye Kurumsal Teknolojiler bölümümüz, son yıllarda bölgenin en hızlı büyüyen Ar-Ge merkezlerinden biri olma özelliği taşıyor. Çalışan sayısı 550’yi aşan genç ve dinamik Ar-Ge ekibimiz, özellikle Endüstri 4.0, Dijital Fabrikalar, Endüstriyel Bulut ve Dijital Şebekeler alanlarına odaklanıyor. Örneğin Ar-Ge bölümümüzde görev yapan Türk mühendisler tarafından geliştirilen Manage My Machine uygulaması ile, dünya üzerindeki herhangi bir noktada bulunan üretim makinelerine ait kritik veriler, mevcut ve geçmiş durumlar görüntülenebiliyor. Sonuçta, endüstriye verimlilik, maliyet ve zaman kazandıran uygulamalar ortaya çıkıyor. Siemens Türkiye olarak, üniversiteler ve sanayi kuruluşlarıyla iş birlikleri yaparak MindSphere’de çalışacak yeni uygulamalar geliştirmeyi planlıyoruz.
Geleceğin teknolojilerini geliştirmek üzere gerçekleştirdiğimiz yatırımlarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye’deki lider şirketlerle de dijital iş birliklerine imza atıyoruz.
Sanayi 4.0 konseptiyle birlikte, şirketinizde üretim, robotik, yapay zekâ gibi ileri dijital teknolojilerin uygulanması anlamında somut ne gibi değişiklikler yaşandı? İş modeli, üretim süreçleri ve finansal yapı yeni dönemden nasıl etkilendi?
Sanayi 4.0 konseptiyle birlikte hız kazanan dijital dönüşüm, tüm şirketi baştan sona etkiliyor. Burada sedece üretimin/operasyonun dönüşümünden değil, müşteri ve pazara bakış, yeni iş modelleri, çalışanların kültürel dönüşümü, yeni ürün ve çözümlerin geliştirilmesi gibi bütünsel bir dönüşümü yaşıyoruz.
Tüm bu dönüşümün iş yapış şekillerine ve üretim süreçlerine getirdiği hızlı ve köklü değişimlerin olumlu etkilerini halihazırda görmeye başladık. Örneğin, Siemens Türkiye olarak Gebze fabrikamızda hayata geçirdiğimiz iyileştirme projeleri ile üretim hatlarımızdan birini ve o hattı besleyen lojistik süreçlerini, otomasyon sistemine dahil ederek aynı sürede yüzde 25 üretim artışı, standart projelerde yüzde 50 mertebesine varan üretim zamanı iyileştirmesi sağladık. Robotic Process Automation denen çözümlerle tekrar eden standart işlerin robotlar tarafından üstlenilmesi, sadece üretimde değil tüm süreçlerimizde sadeleşme, hız ve verimlilik artışları sağlıyor. Çalışanlarımızın dijital olgunluklarını ölçerek ve gelişim planları ile olgunluklarını arttırarak kültürel bir dönüşümü tetikliyoruz. Müşterilerimizle ve iş ortaklarımızla yeni iş modelleri geliştiriyor ve ortak çalışma prensipleri ile hareket ediyoruz.
Siemens olarak kendi tesislerimizde kat ettiğimiz önemli mesafenin yanı sıra dünya genelinde farklı sektörlerde yürüttüğümüz referans projelerimizin de her geçen gün sayısı artıyor. Otomotiv, cam sanayi, makina imalat, gıda örnek verebileceğim bazı alanlar. Diğer taraftan Türkiye’nin dört bir yanında da dijitalizasyon kapsamında çalışmalarımızı hızlandırdık. Dijitalizasyon alanında öncülüğümüzü devam ettirmeye yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.
Sanayi 4.0 ile öncelikli hedef, aynı iş yükünü daha az insan ile gerçekleştirmek değil. İstihdamı koruyarak daha fazla iş hacmini gerçeğe dönüştürmek ve çalışanları katma değersiz tekrar eden işlerden katma değerli, yenilik ve inovasyon gerektiren alanlara yönlendirmek.
Dördüncü Sanayi Devrimi’nin hayata geçmesiyle istihdam kayıplarının yaşanabileceği yönünde tüm dünyada çok tartışılan ve tedirginlik yaratan bir endişe var. Siemens’te Sanayi 4.0 uygulamaları istihdam bakımından ne gibi sonuçlar doğurdu, bu teknolojilerin şirketteki çalışan sayısına olumsuz bir yansıması oldu mu? Sanayi 4.0’ı doğuran bu teknolojilerin gelişerek ilerleyeceğini düşünürsek ileride çalışan sayılarınıza olumsuz yansımalarına karşı yürüttüğü bir program, hazırlık var mı?
Dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 ile üretim yükünün insanlardan alınıp dijitalleştirilmesi, bazı meslekleri ortadan kaldırırken yeni alanlar ve meslek dallarını da beraberinde getiriyor. Üretimdeki verim ve hızın artmasının, hataların azaltılmasının istihdamı olumsuz etkileyeceği yönünde bir görüş, geçmiş sanayi devrimlerinde de vardı ancak her sanayi devrimi, istihdama yeni bir yön kazandırıyor. Örneğin, bu yeni sanayi devriminin Almanya'da istihdamı yüzde 6 oranında artıracağı öngörülüyor. Çünkü dijital dönüşüm, insan gücünün daha yenilikçi ve değerli alanlara aktarılmasını hedefliyor. Dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 ile öncelikli hedef, aynı iş yükünü daha az insan ile gerçekleştirmek değil. İstihdamı koruyarak daha fazla iş hacmini gerçeğe dönüştürmek ve çalışanları katma değersiz tekrar eden işlerden katma değerli, yenilik ve inovasyon gerektiren alanlara yönlendirmek, daha değerli yetkinliklerle çalışmalarını sağlamak.
Örneğin, biz bu konuda kendi dijital dönüşümümüz için “Dijital Master Plan”ı yürütüyoruz. Bu kapsamda Dijital Olgunluk Endeksi projemizle çalışanlarımızın dijital yetkinliklerini ölçüyoruz. Ardından her birine kendi bulundukları seviyeye göre eğitim ve gelişim planları sunuyoruz. Dijital Olgunluk Endeksi sayesinde dijitalizasyonu iş yapış şeklimize de entegre etmiş oluyoruz. Bu, yeni nesil teknolojilere hakim, sektörde bulunmayan nitelikte insan kaynağı yetiştirmemiz anlamına geliyor. Aynı zamanda çalışanlarımız dahil tüm paydaşlarımızla pazarı ve geleceği şekillendirme hedefimize hizmet ediyor.
Küresel bir şirkette Dördüncü Sanayi Devrimi’nin yarattığı dönüşümleri yakından izleyen bir pozisyondasınız. Bu kapsamda Türkiye’deki iş dünyasını Dördüncü Sanayi Devrimi ile ilişkisi bakımından nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk şirketleri Dördüncü Sanayi Devrimi’ne adaptasyon sürecini nasıl geçiriyor gözlemlerinize göre?
2016 tarihli “Türkiye’deki Dijital Değişime CEO Bakışı” isimli rapora göre, Türkiye’de faaliyet gösteren 58 şirketin yöneticilerinin %7’si şirketlerinin dijital olgunluk seviyesini “giriş”, %59’u “gelişmekte olan”, %34’ü de “gelişmiş” olarak tanımlıyor.
Ülkemizde otomotiv yan sanayi, beyaz eşya, savunma sanayi gibi birçok yerde çok ileri otomasyon seviyesi söz konusu ve dijitalizasyona hazır endüstriler var. Ama tamamen manuel yürüyen endüstriler de var. TÜBİTAK’ın 2016 yılında 1000 özel sektör kuruluşunun katılımıyla yaptırmış olduğu çalışmaya göre endüstriyel robotların, otomasyon ve siber fiziksel sistemlerin üretimin henüz sadece bir bölümünde kullanıldığını gösteriyor
Bu çalışma, sanayimizin dijital olgunluk seviyesinin Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında bir noktada olduğunu gösteriyor.
1. ve 2. Sanayi Devrimini çok uzun süre yakalayamayan Türk sanayisinin Endüstri 4.0 trendini yakalaması büyük önem teşkil ediyor. Endüstri 4.0 yatırımları ile Türkiye’de yüzde 5-8’lik bir büyüme mümkün. Üstelik Türkiye, Endüstri 4.0’ı yakalamanın ötesinde coğrafi konumu, genç nüfusu ve gelişen endüstrisiyle bu konuda küresel çapta önemli bir oyuncu da olabilir. Bunun için doğru adımların atılması gerekiyor. Bu konuda farkındalığın artmaya başladığını sevinerek gözlemliyoruz. Kamu da çalışmalarını sürdürüyor. Sanayi Bakanlığı’nın önderliğinde, Sanayinin Dijital Dönüşümü Platformu adı altında bir platform kuruldu. Bu platformda TÜSİAD ve TOBB gibi birçok sivil toplum kuruluşu da yer alıyor. Kalkınma Bakanlığı 11. Kalkınma Planı çerçevesinde dijitalizasyonu da ele alıyor. Dolayısıyla, kamudan özel sektöre kadar her noktada dijitalizasyonu öncelikli konumuz haline getirmemiz önemli. Yapılan çalışmalar ümit vadetse de daha alınacak çok yolumuzun olduğu da kabul edilmeli.
Siemens olarak bu kapsamda dijital teknolojiler, üretimde yeni malzemeler vb. konularda Dördüncü Sanayi Devrimi konsepti bakımından diğer Türk şirketleriyle yürüttüğünüz iş birlikleri var mı, varsa bunlar nelerdir?
Turkcell’le kurduğumuz iş birliği bunun güzel örneklerinden biri. Turkcell ve Siemens, Türkiye'de enerji verimliliğini artırmaya yönelik dijital servis çözümlerini birlikte sunmak amacıyla stratejik bir iş birliği gerçekleştirdi. Bu iş birliğiyle Siemens’in yazılım geliştirme gücüyle Turkcell’in mobil dijital servislerdeki uzmanlığı bir araya gelerek kullanıcılar için uçtan uca, kompakt bir hizmet sunacak. Endüstri 4.0’ın temellerinden ve çağımızın en önemli gelişmelerinden olan Nesnelerin İnterneti teknolojisinin kilit rol oynayacağı bu dijital dönüşümün ilk etabında Turkcell ve Siemens, dijital servis çözümleri ile hem bireysel hem de kurumsal kullanıcıların enerji maliyetlerini azaltarak yüzde 30’a varan tasarruf sağlayacak. Akıllı cihazların birbirleriyle iletişim kuracağı ve otomatik olarak çalışacağı proje kapsamında, enerji yönetim sistemi akıllı telefonlar aracılığıyla kullanılabilecek.
Bireysel dijital servis çözümleri kapsamında, akıllı konutların sahip olacağı dijital altyapı sayesinde kullanıcılara sunulacak hizmetler Turkcell ve Siemens tarafından geliştirilip “Enerji Yönetimi ve Tasarrufu”, “Konfor”, “Emniyet ve Güvenlik”, “Video Gözetim ve Eğlence” paketleri altında toplanacak ve Turkcell tarafından son kullanıcılara ulaştırılacak. Kurumsal tarafta ise, enerji tüketimini kontrol altına almak ve en verimli şekilde yönetmek amacıyla, dijital teknolojiler kullanılarak Siemens'in uzman enerji mühendislerinin tecrübesi kurumlarla paylaşılacak. Böylece kurumlara, herhangi bir ek altyapı maliyeti oluşturmadan, enerji veri yönetimi danışmanlığı hizmeti verilecek. Stratejik iş birliğini uzun vadede sürdürmeyi planlayan Turkcell ve Siemens ilerleyen dönemde pek çok farklı sektörün iş süreçlerinde ve uygulamalarında da dijital servis çözümlerini devreye almayı planlıyor. Böylece, Türkiye’nin hem dijital dönüşüm çalışmalarına hem de Endüstri 4.0 yol haritasına önemli bir katkı sağlanmış olacak.
Dijital dönüşümün birkaç boyutu var. Birincisi müşterilerle etkileşim kuran, onların ihtiyaçlarını anlayan yapıların kurulması. İnovasyon, yeni ürün geliştirme de işin diğer boyutu. Üçüncü boyutta ise çalışanlar, kültürel değişim-dönüşüm var. Ardından da operasyonel dönüşüm geliyor.
Siemens’teki deneyimleriniz çerçevesinde Türkiye’deki iş liderlerine özellikle KOBİ’ler düzeyinde düşünecek olursak, yeni döneme uyum konusunda neler önerirsiniz?
Endüstri 4.0, hala üzerinde çalışmalar yapılan bir konsept aslında. Hem Türkiye’de hem dünyada önümüzde daha uzun bir yol var ancak biz bugünden bu konuda somut adımlar atıyoruz. Ancak bunlar henüz ilk aşamalar ve bu devrimin gerisinde kalmamak için yatırımlarımızı da dünyayla paralel olarak gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Ancak dijital dönüşümün kısa bir yolu olmadığını anlamak gerekiyor. Teknolojik bir altyapınız, doğru bir network’ünüz yoksa, bunun üzerine bilgi sistemlerini kuramıyorsunuz. Eğer iyi bir bilgi sisteminiz yoksa üzerinde ERP sistemleriyle İş Analizi yapamıyorsunuz. İşte bu yüzden bu iş 20-30 yıllık bir dönüşüm. Bu dönüşümün birkaç boyutu var. Birincisi müşterilerle etkileşim kuran, onların ihtiyaçlarını anlayan yapıların kurulması. İnovasyon, yeni ürün geliştirme de işin diğer boyutu. Üçüncü boyutta ise çalışanlar, kültürel değişim-dönüşüm var. Ardından da operasyonel dönüşüm geliyor.
Bu dönüşümü planlayabilmek için şirketlerin önce kendilerinin ne noktada olduklarını iyi analiz etmeleri gerekiyor. Ardından nereye gitmek istediklerini doğru belirlemeliler. Bunları çıkardıktan sonra nereden başlayacaklarını ortaya koymak mümkün. Biz şirketlerin A noktasında B noktasında nasıl gidebileceği konusunda yardımcı oluyoruz.
Strateji oluşturmak, bir iş planlaması, yatırım planlaması yapmak, yeni değer yaratacak fırsatlara odaklanmak, data bazlı karar noktalarına ulaşabilmek, dijital yetkinlikleri çalışanlarda ve şirketlerde artırabilmek, dizayn ve inovasyona odaklanmak ve bütün bunlar için de yeni teknolojileri kaldıraç olarak kullanmak çok önemli. Dijital dönüşüm, ancak yeni beceriler kazanarak ve kültürde değişim yaparak mümkün olur.
Dördüncü Sanayi Devrimi’ne hazırlık ve adaptasyon, birçok ekonomist tarafından “orta gelir tuzağında” olarak değerlendirilen Türkiye ekonomisi açısından çok önemli. Ülke olarak bu yeni döneme hazırlık bakımından Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce izlenmekte olan yeterli bir yol haritası var mı, yapılanlar yeterli mi?
Türkiye, her şeyden önce Endüstri 4.0’ın oldukça önemli olduğunun farkında olan bir ülke. Endüstri 4.0 konusunda oldukça önemli adımlar atıldığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl bu konuda biraz daha hareketlenme olduğunu gördük. Yeni nesil teknolojiler, bazı sektörlerde hızlı bir şekilde kabul gördü. Adapte olan kurumların aldığı sonuçlar ve kamunun teşviki, diğer sektörlerde de bu dönüşümü hızlandırabilir ve bu yıl içerisinde daha fazla sektörde yeni uygulamalar görebiliriz. Ancak tüm bunlar yapılanların yeterli olduğu anlamına gelmiyor. Önümüzde hala uzun bir yol var. Devlet bu konuda son derece destekleyici ve teşvik edici rol üstleniyor. O nedenle Endüstri 4.0 için hazır olduğumuzu söyleyebiliriz. Dünya lideri Almanya’dan sadece birkaç yıl gerideyiz. Endüstri 4.0 vizyonu, Türkiye’nin 2023 vizyonuyla bire bir örtüşüyor. Orada hedeflenen ekonomik büyümeyi sağlamanın en doğru yolu sanayide büyümek.
Almanya ile Türkiye arasında Sanayi 4.0 özelinde ne tür işbirlikleri geliştirilebillir? Siemens olarak bu noktada girişimleriniz var mı?
Almanya ile Türkiye arasındaki bağ her zaman çok güçlü olmuştur. Biz de “Alman kökenli Türk şirketi” olarak 162 yıllık tarihimizde her zaman Türkiye-Almanya arasında bir köprü görevi gördük, iki ülke arasındaki iş birliklerinin artırılması için çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Yönetim Kurulu Başkanımız ve CEO’muz Hüseyin Gelis, 2015 yılından bu yana TÜSİAD'ın Türk-Alman Konseyi Başkanlığı'nı yürütüyor. Bu konseyde her iki ülkenin de faydalanacağı çalışmalara imza atmak, ortak zeminimizi güçlendirmek için çalışmalar yapılıyor. Bunun yanında Hüseyin Gelis, 28 Kasım 2017’de de Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından politik, ekonomik, sosyolojik ve manevi alanlardaki başarılı çalışmalar ve ülke barışına sunulan katkılardan dolayı 1951 yılından bu yana verilen Federal Liyakat Nişanı’na layık görüldü.
Siemens Türkiye olarak eğitim kalitesi ve başarısını uluslararası standartlara taşımak için Almanya’nın en iyi 35 üniversitesi ve Alman Akademik Değişim Servisi’nden (DAAD) oluşan bir konsorsiyum ile ortak hareket eden Türk Alman Üniversitesi’nin destekçilerindeniz.
Öte yandan Türkiye’de her zaman ilkleri gerçekleştirdik. Osmanlı İmparatorluğu’nda 1856’da ilk telgraf sistemini, 1881’de ilk telefon hattını, 1906’da Dolmabahçe Gazhane’de ilk enerji santralini kurduk. Genç Türkiye Cumhuriyeti’ni buhar makinesi, dinamo, X-ray cihazı gibi ürün ve çözümlerle tanıştırdık. Türkiye’nin enerji sistemlerinden demiryollarına kadar pek çok farklı alanda öncü bir rol üstlendik. Türkiye’nin ilk hidroelektrik santrali, ilk hızlı treni, ilk LEED Gold sertifikalı tesisi gibi birçok ilkte Siemens imzası var. Dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 döneminde de iki ülke arasındaki know-how alışverişini geliştirmek, yeni iş birliği alanları yaratmak için çalışmaya devam edeceğiz.
Ayrıca Türkiye- Almanya arasında Endüstri 4.0 konusunda iş birlikleri başlamış durumda. TÜSİAD ile Almanya’daki muadili BDI’nin Ekim 2017’de imzaladığı Endüstri 4.0 odaklı iş birliği mutabakatı önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Bundan sonra da bunun gibi iş birlikleri devam edecektir ve Siemens Türkiye olarak iki ülke arasındaki tüm iş birliklerine destek olmaya devam edeceğiz.
#dijitalyolculuk #Siemens #Siemensturkiye #YaşamiçinYenilikçiZeka #TurkiyedeTurkiyeicin #Ingenuityforlife #MindSphere #dijitalizasyon #digitalization #dijitaldonusum #digitaltransformation #endüstri40 #Industry40 #teknoloji #technology #inovasyon #innovation #diversity #proudtobesiemens #isletmelerdedijitaldonusum #veristratejileri #dijitaldonusumdetrendler #isvicre #almanya #isvicreturkiyeticaretodasi #swissturkishforum
Comments