MAGG4 Endüstri 4.0 Dergisi Röportajı - Temmuz 2018
Bir paradigma değişimi olarak da görebileceğimiz Endüstri 4.0’ı genel hatlarıyla nasıl tarif edersiniz?
Bugün bizler, insanlığın dönüşümünü de içeren yeni bir teknolojik devrimin tam da başlangıç noktalarındayız. Bu devrime Dijital Devrim – Dijitalizasyon Çağı diyoruz. Bu yeni devrimin hızını ve genişliğini henüz tam olarak kavrayamıyoruz. Tüm sektörleri etkileyen değişimlere tanıklık ediyoruz, yeni iş modelleri ortaya çıkıyor, yerleşik düzenler yerle bir oluyor, sistemler yeniden biçimleniyor ve en önemlisi çalışma ve iletişim kurma şekillerimiz değişiyor.
Ve tüm bunlar katlanarak artan bir hızla gelişiyor. Teknolojiler günlük olarak değil, anlık olarak değişiyor. Boyutları, hızları ve kapsamları açısından tarihsel önemde bir değişimin içerisindeyiz. Bu bir dönüşüm, bir (d)evrim. Geleceğin dünyası dijital olacak.
Endüstri 4.0’ı kısaca, fabrika ve işletmelerin dijitalleşmesi olarak tanımlayabiliriz. Yalnızca bir üretim hattında veya bir faaliyette sınırlı kalmayan bu dönüşüm, bir şirketin hemen hemen bütün çalışmaları ve süreçlerinin dijitalleşmesi anlamına geliyor. Endüstride birbirine bağlı süreçlerin iletişim halinde olduğu, internet üzerinden iletişim kuran nesnelerin veri toplayıp üretim sürecini tamamen değiştirdiği, makinelerin insanlarla etkileşimini öne çıkaran bu dönem, Büyük Veri, Nesnelerin İnterneti, Bulut Bilişim, Artırılmış Gerçeklik, Akıllı Robotlar, Siber Güvenlik gibi belli başlı bileşenleri içeriyor. Çağımızın yeni endüstriyel vizyonu bu bileşenlerin kapsamında kendi kendini düzenleyebilen otonom üretim sistemleri ve Nesnelerin İnternetine dayalı kapsamlı ağ iletişimi ile desteklenen çözümler vaat ediyor. Bu çözümler, daha yüksek verimlilik, daha nitelikli insan kaynağı, daha kolay süreçler ve daha çok üretimin mümkün olduğu bir endüstri dünyasına işaret ediyor. Endüstri 4.0 ile birlikte, hesaplamalarımıza göre, yeni ürünleri pazara sunma süresi yüzde 25 ile yüzde 50 arasında kısalırken, mühendislik giderleri yüzde 30’a kadar düşebilecek ve yüzde 70’e kadar enerji tasarrufu sağlanabilecek.
Siemens, Türkiye’nin Endüstri 4.0 üst başlığı ile tanımlanan üretimdeki dönüşüm süreçleri ile tanışmamızda, önemli bir rol üstlendi. Bu sürecin gelişimini okurlarımız için anlatır mıydınız?
Bu yeni endüstriyel dönemin temsilcilerinden biri olarak dünyanın ve Türkiye’nin Endüstri 4.0 rehberi olma misyonunu üstleniyoruz. Endüstri 4.0 kavramı ortaya çıktıktan yalnızca birkaç ay sonra Türkiye’de bu konudaki ilk basın toplantısını düzenledik, süregelen etkinliklerde bilgiler aktarmaya devam ediyoruz. Sunduğumuz teknolojik çözümlerimizin yanında Türkiye’de Endüstri 4.0 vizyonunun tanınması, anlaşılması ve uygulanmasına yönelik pek çok çalışma yürütüyoruz. Türkiye’deki ilk Türkçe kaynak olarak nitelendirilebilecek Endüstri 4.0 kitapçığı ile bu kavramın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Siemens Türkiye öncülüğünde kurulan “Endüstri 4.0 Platformu” (www.endustri40.com) da Türkiye’nin yeni endüstri çağına geçiş sürecinde öncülük ve rehberlik ediyor. Akademisyenlerden sektör profesyonellerine ve karar vericilere kadar paydaşları süreç boyunca aynı çatı altında bir araya getiren web portalı, Endüstri 4.0 konusunda bir bilgi havuzu sunmayı hedefliyor.
Bunun yanında öğrencilere yönelik çalışmalarımız da oluyor. Bu yıl ikincisini düzenlediğimiz “Siemens Hackathon” inovasyon yarışmasının konusunu Endüstri 4.0 olarak belirledik. 22-23 Ekim 2016’da İstanbul’da gerçekleştirilen yarışmaya Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerden öğrenciler katıldı. Öğrenciler Endüstri 4.0 prensiplerinden yola çıkarak 24 saat içinde hazırladıklarını projelerini jüriye sundular ve ilk üçe giren ekipler ödüllendirildi.
Gelecekte dünya ekonomisinin şekillenmesinde en önemli yapı taşı olacak Endüstri 4.0 unsurları açısından ülkemizdeki iş dünyasının motivasyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Size göre, bu önemli adaptasyon sürecinde Türkiye nasıl bir sınav veriyor?
1. ve 2. Sanayi Devrimini çok uzun süre yakalayamayan Türk sanayisi şu anda 2. Sanayi Devrimiyle 3. Sanayi Devrimi arasında bir yerde yer alıyor. Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin yüzde 4’lük büyümesinin 1 puanı sanayiden geldi. Ülkemizde 2023 hedefleri kapsamında yıllık endüstriyel büyümenin yüzde 3-4 seviyesine çıkmasını sağlamak için tek yol Endüstri 4.0. Bu büyüme, teknolojilerin etkin ve verimli kullanımıyla mümkün olabilir. Bu alanda uzmanlık sahibi insan kaynağı yetiştirmek için de çalışmalar yapılıyor ancak bu süreçlerin hızlandırılması, dijital dünyaya vakıf, yetkin iş gücünün bir an önce Türk sanayisine kazandırılması gerekiyor. Türkiye, Endüstri 4.0’ı yakalamanın ötesinde coğrafi konumu, genç nüfusu ve gelişen endüstrisiyle bu konuda küresel çapta önemli bir oyuncu da olabilir ancak bunun için öncelikle ülke içi yatırımlar yapmak gerekiyor.
Şu anda Türkiye’nin Endüstri 4.0’a tam olarak hazır olduğunu söyleyemeyiz, ancak ülkemizde bu konuda farkındalık oluştuğunu ve çalışmalara başlandığını görmek sevindirici bir gelişme. Türkiye’de Endüstri 4.0 konsepti , beyaz eşya, savunma sanayi, otomotiv gibi sektörlerde kullanılmaya başlandı, güzel adımlar atılıyor. Endüstri 4.0'ın ülkemizde ilerlemesi için kamuya çok büyük sorumluluklar düşüyor. Kamu da bunun farkında ve çalışmalarını sürdürüyor. Bilim Sanayi Bakanlığı başta olmak üzere diğer ilgili bakanlıklarca da hibe ve teşvikler için çalışmalar yapılıyor. Ülkemizde bilişim eğitimine daha yüksek bir ağırlık verilmesi, yazılımcı ve programcılar yetiştirmek ve Nesnelerin İnterneti araştırmalarına hız kazandırmak yenilikleri geliştiren tarafta olmamızı sağlayabilir. Ülke olarak hedefimiz teknolojileri takip eden değil geliştiren tarafta olmak olmalı.
Ülkemiz ekonomisinin gelişimi açısından yeni sanayi dönemine entegrasyonun, yalnızca iş dünyasının değil, devlet politikasının, akademinin, meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının da gündemine en hızlı şekilde girmesi gerekiyor. Bu anlamda, bütüncül bir bilincin oluşmasına katkı sunacak ilgili yapıların yaklaşımını ve bulundukları noktayı nasıl değerlendirirsiniz?
Ülkemizde 2023 hedefleri kapsamında yıllık endüstriyel büyümenin yüzde 3-4 seviyesine çıkmasını sağlamak için tek yol Endüstri 4.0. Endüstri 4.0 konusu, Aralık 2015’te yayınlanan Üretim Reform Paketi’nden bu yana devletin de gündeminde önemli yer teşkil ediyor. Bu konuda kamu ve özel sektör omuz omuza çalışıyor, çalıştaylar ve çeşitli toplantılar yapılıyor. Geçtiğimiz dönemde TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD gibi birçok STK’nın da içinde bulunduğu 6 çalışma grubu oluşturuldu ve bu gruplar Endüstri 4.0 yol haritasının ilk taslaklarını hazırladılar. Yıl sonuna kadar tüm önerilerin tamamlanıp net yol haritasının çıkarılması planlanıyor.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin Endüstri 4.0 yol haritasının netleşmesiyle birlikte yatırımların belirli teşviklerle desteklenmesi gerekebilir. Eğitim programlarında Endüstri 4.0’a daha fazla yer verilmesi verimlilik çalışmalarının hızlanmasına yardımcı olabilir. Sanayi Bakanlığı, TÜSİAD, üniversiteler ve endüstri sektörü bu konuda pek çok çalışma yapıyor. Bunlar sevindirici, umut verici gelişmeler. Ama önümüzde uzun bir yol var ve hız kesmeden çalışmalara devam etmemiz gerekiyor.
Endüstri 4.0'ın hayata geçmeye başlaması ile birlikte gelecekte ihtiyaç duyulacak yeni meslek gruplarının yetiştirilmesi ve yeni dönem zihniyetinin yerleşmesi bağlamında akademi nasıl bir misyon üstlenmeli ve iş dünyası ile nasıl bir işbirliği gerçekleştirmeli?
Türkiye’de iş disiplini, özveri ve beceri konusunda yetenekli, genç bir iş gücü mevcut. Bu yeteneklerin doğru eğitimi ve doğru iş dünyasına kazandırılması büyük önem taşıyor. Endüstri 4.0 alanında uzmanlık sahibi insan kaynağı yetiştirmek için de çalışmalar yapılıyor ancak bu süreçlerin hızlandırılması, dijital dünyaya vakıf, yetkin iş gücünün bir an önce Türk sanayisine kazandırılması gerekiyor.
Birçok üniversite Endüstri 4.0 alanında laboratuvarlar açma, lisans programlarını geliştirme ve lisansüstü programları oluşturma konusunda çalışmalara başladı. Yine teknik liseler düzeyinde çalışmalar var. Hatta teknoloji kolejleri açılıyor.
Mekatronik, yazılım mühendisliği ve benzeri bölümlerde eğitime özen gösterilmesi ve gençlerin bu doğrultuda teşvik edilmesi gerekiyor.
Örneğin şu an Siemens’in Kartal yerleşkesindeki Ar-Ge merkezinde 250’nin üzerinde mühendis arkadaşımız çalışıyor. Onların geliştirdiği teknolojiler sadece Türkiye’ye değil, Siemens’in faaliyet gösterdiği tüm ülkelere ulaşıyor. Bu sayıyı artırmak üzere çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Bir buçuk yıllık bir zaman zarfında çalışanlarımızın eğitimi için 7,2 milyon TL’yi aşkın bütçe ayırdık. Yine aynı dönemde, 4 bin 500 çalışanımıza mesleki eğitimler verdik. Her yıl 250 üniversite, 200 lise öğrencisine staj imkanı sunuyoruz.
Sanayide üretim ve verimlilik dışında bu süreçte toplumların geçireceği sosyolojik dönüşümü nasıl okumalıyız? Mevcut iş gücünün otomasyon ile ihtiyaç olmaktan çıkıp, yeni uzmanlık alanlarına duyulacak gereksinimin giderilmesinde, oluşmasından endişe duyulan kriz nasıl önlenmeli / yönetilmeli?
Endüstri 4.0 ile üretim yükünün insanlardan alınıp dijitalleştirilmesi, bazı meslekleri ortadan kaldırırken yeni alanlar ve meslek dallarını da beraberinde getiriyor. Üretimdeki verim ve hızın artmasının, hataların azaltılmasının istihdamı olumsuz etkileyeceği yönünde bir görüş, geçmiş sanayi devrimlerinde de vardı ancak her sanayi devrimi, istihdama yeni bir yön kazandırıyor. Örneğin, yeni sanayi devriminin Almanya'da istihdamı yüzde 6 artıracağı öngörülüyor. Endüstri 4.0, insan gücünün daha yenilikçi bir alana aktarılmasını hedefliyor. Bugün adını dahi duymadığımız birçok yeni meslek çok kısa zaman içerisinde ortaya çıkacak. Önemli olan bu değişimlere ayak uydurmak adına hızlıca eğitim politikalarımızın gözden geçirilmesi.
Yine nüfus artışı, yaşam sürelerinin uzaması, şehirleşme, dünyanın belirli bölgelerinde orta sınıfın oluşmaya, büyümeye başlaması ve bununla endüstriyel ürünlere olan talebin artışı düşünüldüğünde; ulaşım, sağlık, enerji, bina teknolojileri, endüstri alanlarında ihtiyaçlar da çoğalacak.
Futuristik akımlara baktığımızda robot iş gücünün vergilendirilmesi ve bu kaynağın insanlara aktarılması konuları konuşuluyor dünyada.
Daha da ileri gidersek, geleceğin dünyasında insan-makinalar veya makina-insanlar, otonom ve birbiriyle etkileşimdeki araç ve cihazların yanı sıra yaşlanmanın önüne geçilmesi, vücut içerisine yerleştirilen çipler ve mobil uygulamalar ile gerçek zamanlı sağlık kontrolleri hatta sanal hayatlar konuşuluyor. Sanırım artık burada sınır hayal gücümüz.
Son olarak, Siemens, gelecek dönemde Endüstri 4.0’a yönelik yerel ve uluslararası düzeyde hangi çalışmaları sürdürüyor olacak?
Siemens, bulunduğu çağa öncülük etme rolünü yaklaşık 170 yıldır tüm dünyada, 160 yılı aşkın süredir de ülkemizde sürdürüyor. Endüstri hızla gelişirken, Siemens hemen her gelişimde öncü olarak yer aldı. Endüstrinin yeni dönemi Endüstri 4.0’da da dünyanın ve Türkiye’nin rehberi olarak teknolojinin üretimle buluşmasını sağlıyor.
Geliştirdiğimiz Dijital Fabrika konsepti, dünyanın dört bir yanındaki üretici şirketlerin imalat süreçlerinde esneklik ve verimliliği artırırken, ürünlerin pazara çıkışını da hızlandırıyor. Örneğin, yetkin Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) yazılımımızı kullanarak, tümüyle sanal bir ortamda yeni ürünler geliştirmek ve bunları optimize etmek mümkün. Üretim dünyasının gerçek koşullarında, başarısı yaklaşık 20 yıldır defalarca kez kanıtlanmış olan TIA Portal çözümü sayesinde otomasyonun tüm bileşenleri uyum içinde birlikte çalışıyor. TIA Portal, mühendislik maliyetlerinde ve sürelerinde önemli oranda tasarruf yapmayı mümkün kılıyor. MindSphere adıyla sunduğumuz ekosistem sayesinde ise müşterilerimiz fabrikalarda üretilen büyük miktarda veri hacmini verimli bir şekilde analiz edebiliyor, zayıf noktaları fark edebiliyor, üretim performansında geliştirmeler yapabiliyor. Üstelik bu ürünü geliştiren üç ana lokasyondan biri de Türkiye’de bulunuyor.
Dijitalizasyon ana çatısına baktığımızda, sanayinin dijitalleşmesi - Endüstri 4.0 bunun bir alt başlığı. Yine sürdürülebilir enerji, akıllı altyapılar ve şehirler, akılı binalar, dijital servisler ve sibergüvenlik alanlarında da Siemens olarak dijitalleşmeye ürün ve çözümlerimizle katkı sağlıyoruz.
Bundan sonra da hem Türkiye’nin Dijitalizasyon ve Endüstri 4.0 rehberi olma vizyonumuzu bilgilendirme çalışmalarımızla devam ettireceğiz hem de geliştirdiğimiz çözümlerle tüm kuruluşların yeni sürece adapte olma hızlarını artıracak ve iş süreçlerini iyileştirmeyi sürdüreceğiz.
Kısa ve uzun vadede ülkemiz açısından öngörülerinizi öğrenebilir miyiz? Bahsettiğiniz başlangıç aşamalarını göz önünde bulundurarak, giderilmesi gereken en önemli ve acil eksikliklerin neler olduğunu düşünürsünüz?
Şu an gündemde olan dijital teknolojilerin, iş yapış şekillerine ve üretim süreçlerine getirdiği hızlı ve köklü değişimlerin olumlu etkilerini halihazırda görmeye başladık. Ancak bunlar henüz ilk aşamalar ve geride kalmamak için yatırımlarımızı da dünyayla paralel olarak gerçekleştirmemiz gerekiyor. Uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü koruyabilmenin yolu da bu son sanayi devriminin gerekliliklerini karşılamaktan geçiyor. Endüstri 4.0’ı hayata geçirmek için gerekli olan teknolojik altyapıların tamamlanması ve bu alanlarda uzman kişilerin yetiştirilmesinde geç kalmanın üretim sektörüne dolayısıyla Türkiye’ye kaldırmakta zorlanacağı bir yük getireceği görüşündeyiz.
Geçtiğimiz yıllarda üretimlerinde çoğunlukla ithalata dayanan gelişmekte olan ülkeler bu gelişime ayak uydurmaya başladı. Bu ülkeler üretkenlik, verimlilik, kalite ve dijitalizasyonlarını artırmak için endüstriyel üretimlerini daha da profesyonelleştirmeye ihtiyaç duyuyor. Üretim süreçlerine dijital teknolojilerin dahil edilmesi de üretim gücünü hızlandırıp artırıyor. Ekonomilerin büyümesi, ithalat-ihracat dengelerinin değişmesi, farklı iş alanlarının oluşması şu an bildiğimiz sistemde önemli değişikliklere yol açacak. Akıllı üretim süreçleri, akıllı ürünler ve uzaktan müdahale edilebilir sistemler, üretim süreçlerine yüksek seviyede esneklik sağlayacak. Aynı zamanda müşterilerin sisteme entegre edilmesine imkan vererek, müşteri istekleri doğrultusunda düşük maliyetlerle özelleştirilebilen ürünler üretilmesinin de yolunu açacak. Bu vizyonun birçok unsuru bugün hazır ama bu unsurların entegre bir bütün olarak birleştirilmesi gerekiyor. Global anlamda ekonomiler, üretim endüstrilerini güçlendirmek için büyük çaplı girişimlere yatırım yapıyor. Üretim teknolojilerinde gelişen dijitalleşme, endüstriyel girişimlerin gelecekle uyumlu olması için yeni fırsatlar açıyor. Kısacası Endüstri 4.0 kendini hızla gerçekleştiriyor.
Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması için yılda ortalama yüzde 8,5 oranında büyümesi gerekiyor. Bu büyüme, teknolojilerin etkin ve verimli kullanımıyla mümkün olabilir. Her şeyden önce nesnelerin internetinin kullanıldığı iş süreçleri doğru bir şekilde yönetilmelidir. Ülkemizde bilişim eğitimine daha yüksek bir ağırlık verilmesi, yazılımcı ve programcılar yetiştirmek ve nesnelerin interneti araştırmalarına hız kazandırmak yenilikleri geliştiren tarafta olmamızı sağlayabilir.
#dijitalyolculuk #Siemens #Siemensturkiye #YaşamiçinYenilikçiZeka #TurkiyedeTurkiyeicin #Ingenuityforlife #MindSphere #dijitalizasyon #digitalization #dijitaldonusum #digitaltransformation #endüstri40 #Industry40 #teknoloji #technology #inovasyon #innovation #diversity #proudtobesiemens #isletmelerdedijitaldonusum #veristratejileri #dijitaldonusumdetrendler #magg4 #roportaj
Comments